26 Ekim 2009 Pazartesi

Üzgünüm Leyla

salı pazarından
kırmızı fiyonklu şu beyaz poşette
"Geyikler, Annem ve Almanya"
kevin costner tüm yazdıklarım sana
sakın babama söyleme haa!
Şehnaz Tango ,yalan rüzgarı ,
birde cesur ve güzel varsa
her terzi ruhlu kadına bir Burda bedava
birde şu Drima olmasa
biraz sabret hülya, afferim sana kübra
nerde şu hümeyra
yastık altı paralar, parizyen çoraplara
arap sabunu dermandır yenmiş tırnaklara
buğulu camlar , yapışkan aşklar
yarında camları sileriz saliha
bunları neden mi söyledim sana
Üzgünüm Leyla!

"" arasında bahsi geçen Nursel Duruel kitabıdır.

24 Ekim 2009 Cumartesi

çinekop

coğrafya derslerinde zenginlerden
hep iyi adamlar olarak bahsedilmişti ona
oynadığı tüm bilgisayar oyunlarında da hep
-ateş et- tuşu vardı
oysa ki hiç -ateş etmesen de iyi olur hani- tuşuna rastlamamıştı bile
bir mektup yazdı hemen ve bunu rastgele seçtiği 10 zengin ailenin
posta kutusundan içeri attı
ertesi gün kasaba halkı , zengin ailelerden 3 ünün kasabayı terk ettiğini görünce şaşırdı
acaba bir kusurmu ettik dediler hepbir ağızdan
çocuk güldü
kalabalığı balıkçının şu sözleri sakinleştirdi
Çinekop bundan sonra sadece 1.5tl ye
çekinme gel abla!
çocuğun annesi beyaz kağıtlara sarılı çinekoplarla evin yolunu tuttu
çinekopların kağıtlarını birgüzel ayıkladı, tam yıkayacaktı ki
aldığı 7 balıkta birden şu cümleyi görünce şaşırdı,
okumayı bir öğrenebilseydim keşke ,dedi
" "

bu hikaye "" arasında Samuel Langhorne Clemens
nam-ı diğer Mark Twain ve
Terry Pratchett olmasaydı belkide burada olmazdı

21 Ekim 2009 Çarşamba

kahvehane

bu olaydan sonra kahvehane daha bir haraketlenmeye başladı.
üstüne üstlük sırtlarında - insanlığı ancak sen kurtaracaksın!- yazısı bulunan
deri ceketli, limon kolonyalı, terlikli , güzel türkçe konuşan ,sürekli kitap okuyan
bide şiir okuyan , burunlarının hemen yanında sürekli ve hareketsiz bir ben duran 6
kişi daha olay yerine gelmemişti bile ,
sonra olay yerine geldiler,çünkü kendilerini takdim etmeden bir mekana asla girmezlerdi.
ve bunu mümkünse tarafsız biri yapmalıydı.
içlerinden çarliston biber çalmakla suçlanan bir zat kalabalığa bakarak aynen şöyle dedi:
"Merhaba beyler. Dünya'ya hoş geldiniz.
Buranın yazları sıcak, kışları soğuk geçer.
Burası hem yuvarlak, hem ıslak, hem de kalabalıktır.
Taş çatlasa beyler, yaşayacak en fazla yüz yılınız var.
Bildiğim tek bir kural var beyler -
"Şevkatli olacaksınız, Tanrı kahredesiceler
".
içerdekiler aniden güldüler;
bunun iki sebebi vardı
birincisi ;
kahvehanenin tavanında zaten ve aynen şu cümleler yazmakta idi:
"evvelim sen oldun ahirimde sensin" için video sonuçları,
"Dünya birgündür ,oda bugündür.",
"Gelmesin hiçkimse gülerken imdadıma.",
ikincisi;
içerdeki yaşlı amcalar zaten BANA HADDİMİ BİLDİR
partisine üye idiler ve bunun için toplanmışlardı.
patlak veren kavgayı herzamanki gibi Olay Tv nin yakışıklı sununcusunun
ortabahçede oturan bir çocuğa sorduğu şu sorular bitirdi;
"Şairmisiniz ,ekonomik kriz size ne ifade ediyor,lütfen kameraya bakarak konuşunuz."
kavga gerçektende bitmişti
çünkü yaşlılar ve deri ceketliler ani bir kararla yoldan geçen 121A kavacık otobüsüne binme kararı almışlardı
ve hep bir ağızdan şu mısraları söyledikleri rivayet edilir
-mustafa mercimek bu gece ölmeli!-

bu olay "" arasında sırasıyla Kurt Vonnegut ,Neşet Ertaş,İ.Tenekeci ve Olay Tv sunucusu sayesinde hayat bulur.

17 Ekim 2009 Cumartesi

korku

ayda unutulan en son insan sensen
yada karşındaki hortuma doğru yürüyen,
kasırgada denizin ortasında
boğulurken balıklarla
yada uzatıcak ayakların yoksa
yorganına göre
hatırlanıcak hiçbirşey yoksa
yaptıklarından geriye
cep telefonunun şarjı bittiğinde
söyleyecek hiçbirşeyin yoksa veya
sonunu getirdiysek herşeyin
yada ölümden korkuyorsak beraber
yaşlandığını görmek istemiyorsa gözlerin
yada dökücek gözyaşın kalmamışsa
sölicek bir şarkın dahi yoksa
uzatılacak ellerin semaya
arkandan vurduklarında seni
paraşütünü evinde unutmuşsan
boyun 1.78 de kalmışsa
ama uzuyorsa kaşların habire
saatini yeni aldıysan
ama bakmıyorsa kimse
"Diyeceğim çok ama ,
Pek kalabalık yerdesin
."

korku "" arasında Hacı Taşan sayesinde son bulur.

gelinlik

köyünden buralara gelen bir emmi
dünyanın en güzel gelinliğini istedi
ilk gördüğüm sensin
tek isteğim bir terzi dedi.
tek bildiğim yer dedim,
fatihteki terzi zarif,
hemen dedi,vaktim azaldı,
"aşk bir gün olsa bile" ;
zarif terzi meçhul bir dille sordu neden diye
"beni kör kuyularda merdivensiz bıraktın"
zarifim boşver nedenini yapabilcenmi bana
"aşk bir gün bile olsa";
gelinliğe gül gerek dedi;
bana gül getirin yapıyım .
koştuk gül kokan gülcüye
bize senden gerek dedik,
vericenmi gül bize ;
gülcü meçhul bir dille sordu neden diye
"Beni sensiz bıraktın, beni bensiz bıraktın"
gülüm boşver nedenini verebilcenmi bana
"aşk bir gün bile olsa" ;
yılda düzenli olarak 3 kere
aşktan bahsederim ben herkese
biri geline,ikisi benden size.
"aşk bir gün olsa bile".
herşey aslında rücu eder sevdiğine,
bak şu camda saçını düzeltsene
döndüm cama aklım onda
peki bu emmi nerede soramadım
elimde gelinlikle kalakaldım
işte o zaman anladım ...

hikaye "" arasında Münir Nurettin Selçuk ve Edward E. Cummings sayesinde vücud bulur.

12 Ekim 2009 Pazartesi

mektup

ananem şimdi söyledi bir mektup varmış
gitmesi gereken senelerce öteye
arapçayı ambulanslardan öğrendim ben.
gökyüzü bulaşmış tülbentine ananemin en sevdiği
nede güzelleşiyor döküldükçe dişleri
ananem hep derdi
"mezarlıklardır ,saatlerin midesi..."
mektubu aldığım gibi koştum sahile
büyük mavi kocaman balinamı bekledim gelmesini
oda beni beklemiş saatlerce
ninemin emaneti ,götürürmüsün kaptan dedeme
nede büyükmüşsün , öyle korkmadım seni görünce
ben sadece görünürüm ,benim gibi ıslanmayı çok sevene
keşke suya biraz uzansam senle
belki birlikte giderdik dedeme
babam içerden bağırıverdi yine
"kim ıslattı bu suyu..." diye

mektup "" arasında İbrahim Tenekeci sayesinde konuşur.

10 Ekim 2009 Cumartesi

topaç

dün ,gezegenin en cimri satıcısına uğradım!
kendim için en değerli olanı almak için.
1 TL'ye sevgi bile sattım,olmadı gelen ,
bir topaç için mi bu sevgi,neden?,dedi.
" bir oyuncak gibi onun dünyasıyla oynamak değildir! ",emelim
topaç, elimi tuttu dile geldi hemen:
hayat mı, eser mi? ,dedi birden
hayatsa dur ,eserse gel benimle dön,dedi.
ben heryerde seferiyim,yoktur kalacak yerim
tek istediğim orasıdır,hayat veren mabedim.
orası her neresiyse elbet güzeldir ,dedim.
al götür beni , hadi hemen gidelim
bekle rüzgarın gelmesini,birazdan esecek,
"rüzgar bizi götürecek ,rüzgar bizi götürecek"

hikaye ""arasında ilk Bob Dylan'la konuşur , ve daha sonra Furuğ Ferruhzad ile son bulur.

7 Ekim 2009 Çarşamba

sandal

dün sandalla denize açılıp geri gelmedim!
yaşasaydım yüzotuziki yaşında olacaktım.
kardeşim hala yaşıyormuş canım sıkıldı.
hava soğuktu
hissetememişim
canım sıkılınca eşime uğradım.
onu da yıllarca aradım, nerde olduğunu unutmuşum
haliçte yatıyor şimdi.
ya bu gece ölürsem, dedim.
neyi seversen sev ayrılacaksın,dedi.
ama hotmailim 24 saat açık ,dedim.
sevmenin bereketi kalmadı,dedi.
sandalda bahar temizliği yapmam lazım,dedim
seni gönülrahatlığıyla sevdim ,dedi
sen benim haliçe emanetimsin ,dedim.
ezan okundu ben gideyim ,dedim...

6 Ekim 2009 Salı

dua

dün bir anne oğluna aynen şöyle dedi:
oraya gitmeyi çok istedim
oraya gittiğimde tüm dualarımın kabul olduğuna inanmıştım.
orda yeni dualar ettim
onlarında olucağına emindim
buraya geldiğimde baktımki öyle değilmiş
ama bekliyorum
yıllarca huzuru da bekledim
sadece oraya gitmek istedim
sadece tüm dualarım kabul olsun diye
bakarsın olur
olucak eminim
bazen sorarım kendime
"Allah diyenlerin boynunda vebal"miyim diye.
oğlu aynen şöyle dedi:
"Ve ne titrek kalbimiz.
Ve eşyamız ne küskün.
Yola çıktığımız gün
Baktım da süzgün süzgün
Kurşun yükünü gönlün
Tüy gibi hafiflettim.
Denize hicret ettim
."
hikaye "" arası Necip Fazıl Kısakürek sayesinde konuşur, ki bu eşine az rastlanır bir olaydır hele saat gecenin 1:31i iken.

5 Ekim 2009 Pazartesi

rüya tabirleri

dün bir rüya daha gördüm
kör adam karşıma çıktı yine
sana bir şey diyecem ,geçen gece bir yerde gördüm dedi.
bana döndü ve aynen şöyle dedi:
"körüm ben, seslerden insan yaparım
dolaşıp dururum gece bekçisi gibi
şart olsun ki,
insan burda karanlıktan kuruyor
bana mı bulaştı yoksa,
dünyanın isi
. "
büyük mavi balinamın gelmesini istemiyorsan hemen kaç burdan
yada şu dediklerimi dinle dedim:
"umrumda değil gündüzün uzaması
hiç karışmam Tanrı’nın işine
mesela kaç ölçek kırmızı katıyor güle
-gül neyse-
"
sonra güldü birden
ve dedi:
sende körsün aslında.
"ben uzaktan severim
seni de öyle sevdim
"
bre çocuk .
sevgiler!
rüya "" arası İbrahim Tenekeci sayesinde konuşur